Skip to content Skip to footer

Seçimler ile Hayat Şekilleniyor

Buraya kadar geldiğim yollarda öğrendiğim en güzel şey; seçimlerimizi kendimiz yaptığımız sürece, yol ne kadar engebeli olursa olsun, ahlama vahlama olmuyor kişide.

Seçimler ile hayat şekilleniyor…

35 yaş ve sonrasının en güzel zamanları olduğunu düşünüyorum hayatın… yolların bir kısmı yürünmüş, acı deneyimlerin birçoğu yaşanmış oluyor bu yaşa kadar… erken vedalar ile tanışıyorsun, arkadan konuşmalara göğüs gerebilmeyi öğreniyorsun, kalbindeki ile sözcüklerin arasındaki bağı kurmayı, ne demek istediğini anlatmayı başarıyorsun.

Bazen kalp ayrı hissediyor, sözcükler ayrı çıkıyor bu yaşa kadar… Artık bu zamandan sonra seni sen olduğun için kabul eden insanlarla yol almayı seçtiğin için dil ve kalp aynı şeyi fısıldamakta imtina etmiyor.

İyi ya da iyiye yakın bir işin oluyor, aileni kurmuş, belki de kimi zaman çocuğunu kucağına almış oluyorsun. Sarı papatya tohumlarından mor menekşeler açmayacağını artık kabul ediyorsun. Sürprizlere de her daim açık olmayı biliyorsun. Gerçekçilik ile niyet arasındaki ince çizgide ne zaman nerede duracağını iyi kestiriyorsun.

Anlatmak istediklerini anlamayanları, anlamış gibi yapıp bildiklerini yapanları, kendi menfaatleri için seni kullananları, algıyı fütursuzca yönetenleri kalbine almıyorsun, kimi zaman da ne pahasına olursa olsun yamacına dahi yaklaştırmıyorsun.

Bunun adı işine gelmeyen için ‘geçimsizlik’ oluyor, kimine göre ‘özgüven’. İşte burada da yeni bir hazine fark ediyorsun: herkes kalbinde ne varsa ona göre tanımlıyor seni…

Yollar uzun bu yaşa kadar, engebeler mükemmelliyetçi insanlar için çok… Güzel olan şu ki; bu yaşa geldiğinde ne o mazideki zorlukların acısını hissediyorsun ne de geleceğin kaygısını. Geçmişi unutmadan geleceğe umut ederek yapıyorsun bunu da… İşte bu da hayatta seni farklı kılan bir madalya oluyor boynunda…

Kıskançlık insanın doğasında var olan, kıskananı içten içe yiyip bitiren, kıskanılanı bir basamak daha gökyüzüne yükselten bir duygu… Bunun ferahlığı sarıyor bakışları fark ettiğinde. Eskiden üniversite arkadaşlarınla gittiğin fal kafelerdeki ablaların ‘sende nazar var, çok kıskanılıyorsun’ sözcükleri seni o günlerde telaşa sürüklemiş olsa da bugün kıskanılmanın erdem olduğunu hissediyorsun ve kıskanana gülümseyebiliyorsun. Çünkü biliyorsun ki, yerinde olmak, yanında durmak için nelerini vermezdi…

Hayat! deyip attığın adımları sağlamlaştırdıkça, ayağına taş değmesin diyenlerin çok da bir anlam ifade etmediğini görüyorsun… Yol bu; taş da değebilir kaya da… Aslolan ne yaptın bunlar karşısında? Yürümeyi mi seçtin yeniden farklı bir güzergahta bazen aynı bazen farklı hedefe, yoksa dönmeyi mi seçtin başladığın çizgiye… İşte seçimler ile hayat şekilleniyor dedim ya, hayatı şekillendirmenin senin elinde olduğunu anlıyorsun iyice bu yaşta. 

Korkmuyor musun hiç? Hmmmm hem de deli gibi… Vazgeçmeyi hiç mi düşünmüyorsun? Offf offf offf hem de nasıl… Eee???

Neden başladığını hatırlıyorsun! Başlarken ki heyecanını, hayallerini ve varacağın hedefi… Kendini… Gerçekleştiğindeki aynadaki yüz ifadeni… Ve yeni bir yol ayrımına getiriyor bu anlar seni. Seçim yine senin… Ve hangi tarafı seçersen seç mutluluk garanti… Çünkü SEÇİM SENİN!